Panik Atak Nedir?

Panik atak, ortada herhangi bir tehlike unsuru veya uyaran olmamasına rağmen, endişe ve yoğun korku ataklarıyla ortaya çıkan psikolojik bir rahatsızlıktır. Beklenmedik bir şekilde veya belirli tetikleyicilerle ortaya çıkabilirler ve günlük işlevselliği önemli ölçüde etkileyebilirler. Panik ataklar genellikle 10 dakika içinde zirve yapar ve birkaç dakikadan yaklaşık bir saate kadar sürebilir. Belirtileri tanımak ve panik atakların temel mekanizmalarını anlamak, etkili tedavi ve yönetim için gereklidir.

Panik ataklar, çeşitli fiziksel ve psikolojik semptomlarla görülür. Çarpıntı veya artan kalp atışı, terleme, titreme veya sallanma nefes darlığı veya boğulma hissi,göğüs ağrısı veya rahatsızlık, bulantı veya karın rahatsızlığı,baş dönmesi, bayılma hissi veya sersemlik,üşüme veya sıcaklık hissi, uyuşma veya karıncalanma yaygın fiziksel semptomlardır.Bunların yanı sıra, kontrolü kaybetme veya “deli olma korkusu”, ölüm korkusu, derealizasyon veya depersonalizasyon (gerçeklikten veya kendinden kopma hissi) görülebilen psikolojik semptomlardır.

DSM-5’e göre bir panik atağın sınıflandırılması için bu semptomlardan en az dördünün aniden ortaya çıkması gerektiğini belirtmektedir. Panik ataklar, belirli bir tetikleyiciye yanıt olarak meydana gelen beklenen ve tanımlanabilir bir neden olmaksızın gerçekleşen beklenmedik ataklar olarak sınıflandırılabilir.

Panik atakların görülme sıklığı popülasyonlar arasında değişiklik gösterir; çalışmalar, bazı yetişkinlerin yaşamlarının bir döneminde panik bozukluğu yaşadığını göstermektedir. Panik bozukluğunun başlangıcı genellikle ergenlik dönemi veya genç yetişkinlik döneminde gerçekleşir ve genetik, biyolojik ve çevresel faktörlerden etkilenebilir. Anksiyete bozukluğu geçmişi, stresli yaşam olayları veya zihinsel sağlık sorunları geçmişi olan bireyler artan risk altındadır.

Panik atakların altında yatan fizyolojik mekanizmalar, norepinefrin ve serotonin gibi nörotransmitterlerin yanı sıra beynin korku devrelerinin düzensizliği ile karmaşık bir etkileşim içerir. Korkunun işlenmesinden sorumlu olan amigdala, panik atakların ortaya çıkmasında merkezi bir rol oynar. Bu bölgede aşırı aktivite, vücudun savaş ya da kaç tepkisini tetikleyerek panik atağı sırasında deneyimlenen semptomlara yol açabilir.

Panik ataklar, bireylerin yaşamlarını önemli ölçüde etkileyebilen ciddi bir zihinsel sağlık sorunudur. Semptomlarını ve altında yatan mekanizmaları anlamak, etkili tedavi için esastır. Tedavi seçenekleri arasında, bireylerin düşüncelerini yeniden çerçevelemelerine ve kaçınma davranışlarını azaltmalarına yardımcı olan bilişsel-davranışçı terapi (BDT) ve seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) ve benzodiazepinler gibi farmakolojik müdahaleler bulunmaktadır. Panik ataklar hakkında farkındalığı artırarak ve bu alanda araştırmaları teşvik ederek, etkilenenlerin bakım kalitesini iyileştirebilir ve bu rahatsız edici durumun etkilerini azaltabiliriz.

Uzm. Psk. Damla Kankaya Sünteroğlu

Bu yazı PrizmaBetim kategorisine gönderilmiş ve , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir